Göğüs cerrahisi tıbbın en önemli ana dallarından birisidir. Bölüm, boğaz ile başlayıp karın bölgesinin üst bölgesine kadar olan, göğüs kafesi yapıları ve göğüs boşluğu içerisinde yer alan meme ve kalp hariç diğer bütün organlardaki hastalıkların teşhis ve tedavisini yapmaktadır. Soluk borusundan başlayarak yemek borusuna, akciğere, diyaframa, mediastene, göğüs duvarına ve ilgili alanlara dair hastalıklar göğüs cerrahisinin çalışma alanına girer.
Göğüs cerrahisi alanında ilgilenilen pek çok hastalık, tanı ve tedavi yöntemi vardır. Hastalıkların teşhis, tedavi ve cerrahi müdahaleleri göğüs cerrahi uzmanları tarafından gerçekleştirilir. Göğüs cerrahisi uzmanları göğüs bölgesindeki kalp ve meme dışında kalan bütün organların ve bu organlara bağlı olarak gelişen hastalıkların takibini ve tedavilerini yaparlar.
Göğüs kafesinde yer alan doğumsal deformasyonlar, tümör ve kist oluşumları, solunum yollarında meydana gelen tümörler, darlık ve tıkanmalar, akciğerler, diyafram, yemek borusuna ait doğumsal hastalıklar ya da sonradan gelişen hastalıklar göğüs cerrahisi kliniklerince takip edilir. Bütün bunlara dair teşhisler ve tedavilerin gerçekleştirildiği anabilim dalına göğüs cerrahisi adı verilir. Kalp ve meme cerrahileri farklı branşların dalı olup göğüs cerrahisinin uzmanlık alanlarının dışında kalır.
Göğüs kafesi arkada on iki omurgadan bir eklemle bağlanmış on iki kaburga ve önde göğüs kemiğinden (sternum) oluşan tamamen kapalı, oldukça sağlam bir kutudur. Sternum aynı zamanda iman tahtası olarak da adlandırılır. Söz konusu kemik yapısının altı diyafram denilen solunumun en büyük kasıyla, etrafı da yine solunum kaslarıyla kaplıdır. Göğüs kafesinin içerisinde yaşam için olmazsa olmaz unsurlar; solunum sistemi, dolaşım sistemi, kalp, akciğer bulunmaktadır.
Göğüs cerrahisi bütün bu göğüs alanında meydana gelen hastalıklara bakar. Dolayısıyla göğüs cerrahisinin çalışma alanına giren birçok hastalık mevcuttur. Akciğer başta olmak üzere onu çevreleyen organlardaki doğumsal ya da işlevsel birçok göğüs hastalığı bulunur. Bunlar göğüs cerrahisinin baktığı hastalıklar olarak ifade edilir ve başlıcaları şunlardır:
Görüldüğü gibi göğüs cerrahisi ilgi alanına giren hastalıklar oldukça fazladır ve bunların büyük çoğunluğu akciğerle alakalıdır.
Göğüs cerrahisinin ilgi alanına giren hastalıklar kendi içinde de oldukça değişkendir. Mesela göğüs travmaları oldukça farklı nedenlerden, farklı şekillerde olabilmektedir. Bıçaklanma, kurşunlanma, trafik kazası, düşme gibi nedenlerle oluşan kaburga kırıkları, sternum kırıkları, kanamalar, organ yaralanmaları vs. göğüs travmaları arasındadır. Akciğer ve havayollarına, yemek borusuna herhangi bir yabancı cismin kaçması da göğüs cerrahisinin ilgilendiği hastalıklardan olup iğne, misket, boncuk, metal para gibi farklı cisimler organlara kaçabilen yabancı cisimlerdendir.
Göğüs cerrahisi ilgili alanlarda teşhis edilen hastalıkların tedavisi için farklı ameliyatlara başvurabilmektedir. Bu açıdan göğüs cerrahisi kliniklerinde en sık yapılan ameliyatlar şunlardır:
Göğüs cerrahisi ameliyatları VAST adı verilen kapalı ameliyatlar, açık ameliyatlar (torakotomi), robotik ameliyatlar, mediastinotomi ve mediastinoskopi şeklinde yapılabilmektedir. Açık ya da kapalı şekilde, hastalığın türüne ve evresine göre kimi zaman lokal anestezi ama çoğu zaman genel anestezi altında ameliyatlar yapılabilmektedir.
Göğüs cerrahisi alanında hastalıkların teşhis ve tedavisinde pek çok teknik kullanılabilmektedir. Hastalıkların türünün farklı olması tekniklerin de farklılığına zemin hazırlamaktadır. Üstelik tıp alanında gelişmeler, değişmeler oldukça yeni teşhis ve tedavi teknikleri de ortaya çıkabilmekte, geçmişte kullanılanlar daha az tercih edilebilir hale gelebilmektedir.
Göğüs cerrahisinde teşhis ve tedavi için kullanılan başlıca teknikler şunlardır:
Göğüs cerrahisi hastalıklarının çeşitli belirtileri olmaktadır. En sık ortaya çıkan belirtiler nefes darlığı, inatçı öksürükler, öksürükler ya da balgamla kan gelmesi, göğüs kafesinde seyreden ağrılar, ani nefes darlıkları ve yan ağrılar, kilo kaybı, sebebi bilinmeyen ateş, ses kısıklığı olmaktadır.
Göğüs cerrahisi bölümlerinde kişilere öncelikle ön inceleme yapılmakta, ardından çeşitli tetkikler yapılmakta, şikayetlerin neden kaynaklanabileceği üzerinde durulmaktadır. Teşhislerden sonra sonuca göre hastalığın boyutu, evresi, etkilenen alan tespit edilmekte, ardından da tedavi yöntemleri üzerinde durulmaktadır. Teşhise göre hastaya ilaçlı tedavi ya da cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Günümüzde göğüs cerrahisinde oldukça büyük gelişmeler olmuş ve cerrahi ameliyatların birçoğu kapalı ameliyat şeklinde yapılır hale gelmiştir. Böylece hastanın iyileşme süreci hızlanmakta, estetik açıdan da daha en az izle süreç atlatılmaya çalışılmaktadır.
Göğüs cerrahisi tarafından teşhis ve tedavisi yapılan bir rahatsızlığı olanların en fazla merak ettiği konulardan birisi en iyi göğüs cerrahisi doktorudur. Haklı olarak internet ortamında da bu sorunun cevabı fazlaca araştırılmakta, insanlar herhangi bir belirtiye rastladıklarında ya da bir doktora gidip memnun kalmadıklarında daha iyi bir doktor araştırmasına girişmektedirler.
Öncelikle göğüs cerrahisi bir uzmanlık alanıdır ve temel tıp eğitiminden sonra bu alanda uzmanlık eğitimini tamamlayanlar göğüs cerrahisi doktoru olmaktadırlar. Dolayısıyla hemen her doktorun belli bir uzmanlığı vardır. Fakat bir de alınan eğitim, mezun olunan okul, birlikte çalışılan hocalar, hekimler, sağlık personelleri faktörü vardır.
Ayrıca hastane şartları da göğüs cerrahisinin başarılarında önemli bir etkendir. Hastanenin donanımları ne kadar iyi ise doktorun çalışma şartları, imkanları o kadar iyi olacak, teşhis ve tedavilerinde de başarı oranı yüksek olacaktır. Bu nedenle en iyi göğüs cerrahisi doktoru arayışında doktorun deneyimi, tecrübesi, birlikte çalıştığı ekip, bulunduğu hastane, hastanenin donanımı, geçmişi gibi etkenlere dikkat edilmelidir.
Prof. Dr. Semih Halezeroğlu deneyimli ve tecrübeli ekibiyle birlikte çalışmalarına Acıbadem Maslak Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği’nde devam etmektedir. 1987 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olarak başlayan meslek hayatına ülkemizin farklı yerlerinde görev yaparak devam etmiştir. 1992 yılında göğüs cerrahisi uzmanlık belgesini alan Halezeroğlu’nun uzmanlık tezini o dönem Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen kapalı göğüs cerrahisi operasyonu, yani torakoskopi oluşturmuştur.
2001 yılında göğüs cerrahisi doçenti unvanını alan Halezeroğlu yine aynı yıl Avrupa Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi yeterlilik Belgesi almaya hak kazanarak ilk Türk göğüs cerrahisi uzmanı olmayı başarmıştır.
2005 yılında dünyanın en büyük göğüs cerrahisi derneği olan Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Başkanlığına seçilen ilk Türk olan Semih Halezeroğlu, 2006 yılında Avrupa Göğüs Cerrahisi Okulu kurucu başkanı olmuş ve bu görevi 5 yıl boyunca sürdürmüştür. 2008 yılında göğüs cerrahisi profesörü unvanını alan Halezeroğu, 2009 yılında Acıbadem Maslak Hastanesi’nde ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalında çalışmaya başlamış ve halen aynı kurumda deneyimli ve güçlü ekibiyle birlikte çalışmalarına devam etmektedir.
Dilerseniz https://www.semihhalezeroglu.com.tr/ linki üzerinden çalışmalarımız hakkında daha detaylı bilgiye ve göğüs cerrahisine dair merak ettiklerinize ulaşabilirsiniz. Bizimle iletişime geçerek aklınızdaki sorulara cevap bulabilirsiniz.
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/3-santimlik-delikten-akciger-ameliyati-333918 Akciğer operasyonlarında kaburgalar kesilerek yapılan açık...
Devamını okuAkciğer kanseri ameliyatımın öyküsü “hayatımın kadınını bana tekrar...
Devamını oku